Uzay İstasyonları
İnsan yapımı uyduların kullanımından çok önce, uzay istasyonları ilgi uyandırıcı bir konuydu.Kund Lasswitz, Tsiolkovsky, Oberth ve von Pirguet gibi uzay bilimi öncüleri sürekli olarak insanoğlu yönetiminde, Dünya yörüngesinde istasyonların değerini belirleyen açıklamalar yapıyorlardı.
Daha sonraları askeri yetkililer uzay istasyonlarının, Dünyanın politik kontrolu için gerekliliğini savunarak bu atılıma önayak olmuşlardır. Batının elinde, atmosfer ötesine kurulacak bir uzay istasyonu, dünya tarihinde yaşanmamış bir barış döneminin tek umudu olacaktır.Öyle ki, hiç bir ulus, uzaydaki gözcüden gizli savaş hazırlıklarına bile girişemeyecektir.Dünyanın neresinde olursa olsun artık ‘Demir perde’leirn sonu gelecektir.’ Uzay istasyonlarının askeri yönden gerekliliğini savunan kitaplar da yayınlanıyordu.Bunlardan birinde, Uzay istasyonlarından yapılacak hiçbir bombardımandan kurtulabilme olanağı yoktur.’ deniyordu.Neyseki bu, uzay istasyonlarının amaçlamadığı konulardan biridir.Dünya yörüngesindeki bir uydunun yerini tam olarak saptamak mümkündür.Buna göre, bir uzay istasyonunun böyle bir amaçla kullanılması koşulunda, açık bir hedef olacağı kuşkusuzdur.Rusya şimdiden uzay istasyonlarını yokedebilecek manevra gücü olan uydulara sahiptir.Bu ‘uzay savaş gemileri’, Rusya tarafından yapılan deneme uçuşlarında fırlatıldığı belli hedefleri yok etmeyi başarmıştır.
Uzay Laboratuarlarının, ilerde büyük bir önem kazanacağı kesindir.Daha önce astronotların uzay gözlemlerinin üstünlüğü ve beklenmedik koşullar karşısındaki başarılı önlemleriyle, yetenekleri kanıtlanmıştır.İnsanoğlu yönetimindeki ilk uzay istasyonları, ilk evrede tasarlanan dev araçlardan çok farklıydı.Gerçi bir kaç uzman, ekonomik nedenler ve zaman kaybını önlemek amacıyla ilk uzay istasyonlarında var olan uzay araçları ve roketler kullanılmasını savunuyordu.Ama çoğu yazarlar, dev pre-fabrik araçlardan söz ediyordu.Uzay istasyonu modelleri arasından en uygun örnek, 1952 yılında Dr. von Braun tarafından önerilmişti.Braun, V-2 ile Satürn fırlatıcı aracının da modellerini çizen kişiydi.Uzay istasyonu 75 m. çapında bir tekerlek biçiminde olup esnek, naylon ve plastik elyaftan yirmi bölmeye sahipti.Bölmelerin her biri kendi amacına yeterli donatımda olacak, birleştirildikleri zaman ise çeşitli amaçlara hizmet edebilen bir bütün meydana getirecekti.Bu bölmeler uzaya parçalar halinde götürülecek, eklenen parçalar şişirilerek yerlerine bırakılacaktı.Oturma bölmeleri laboratuvar ve kontrol odaları gibi iç parçalar, tüm donatımıyla sonradan eklenecekti.
Isı, ışık ve deneyler için gerekli enerji, Güneş’ten sağlanacaktı.Bu amaçla, istasyonun çevresinde, Güneş ışınlarını bir boru ağzına toplayabilen, yarı-çember biçiminde oluklu bir çerçeve bulunacaktı.Isı elde edilmesiyle sıcak buhar halinde çıkan cıva, türbinli jeneratörleri çalıştıracaktı.Görevini tamamladıktan sonra bu sıcak buhar, olukların arka tarafındaki borularla soğutulacaktı.
Uzay İstasyonları
İnsan yapımı uyduların kullanımından çok önce, uzay istasyonları ilgi uyandırıcı bir konuydu.Kund Lasswitz, Tsiolkovsky, Oberth ve von Pirguet gibi uzay bilimi öncüleri sürekli olarak insanoğlu yönetiminde, Dünya yörüngesinde istasyonların değerini belirleyen açıklamalar yapıyorlardı.
Daha sonraları askeri yetkililer uzay istasyonlarının, Dünyanın politik kontrolu için gerekliliğini savunarak bu atılıma önayak olmuşlardır. Batının elinde, atmosfer ötesine kurulacak bir uzay istasyonu, dünya tarihinde yaşanmamış bir barış döneminin tek umudu olacaktır.Öyle ki, hiç bir ulus, uzaydaki gözcüden gizli savaş hazırlıklarına bile girişemeyecektir.Dünyanın neresinde olursa olsun artık ‘Demir perde’leirn sonu gelecektir.’ Uzay istasyonlarının askeri yönden gerekliliğini savunan kitaplar da yayınlanıyordu.Bunlardan birinde, Uzay istasyonlarından yapılacak hiçbir bombardımandan kurtulabilme olanağı yoktur.’ deniyordu.Neyseki bu, uzay istasyonlarının amaçlamadığı konulardan biridir.Dünya yörüngesindeki bir uydunun yerini tam olarak saptamak mümkündür.Buna göre, bir uzay istasyonunun böyle bir amaçla kullanılması koşulunda, açık bir hedef olacağı kuşkusuzdur.Rusya şimdiden uzay istasyonlarını yokedebilecek manevra gücü olan uydulara sahiptir.Bu ‘uzay savaş gemileri’, Rusya tarafından yapılan deneme uçuşlarında fırlatıldığı belli hedefleri yok etmeyi başarmıştır.
Uzay Laboratuarlarının, ilerde büyük bir önem kazanacağı kesindir.Daha önce astronotların uzay gözlemlerinin üstünlüğü ve beklenmedik koşullar karşısındaki başarılı önlemleriyle, yetenekleri kanıtlanmıştır.İnsanoğlu yönetimindeki ilk uzay istasyonları, ilk evrede tasarlanan dev araçlardan çok farklıydı.Gerçi bir kaç uzman, ekonomik nedenler ve zaman kaybını önlemek amacıyla ilk uzay istasyonlarında var olan uzay araçları ve roketler kullanılmasını savunuyordu.Ama çoğu yazarlar, dev pre-fabrik araçlardan söz ediyordu.Uzay istasyonu modelleri arasından en uygun örnek, 1952 yılında Dr. von Braun tarafından önerilmişti.Braun, V-2 ile Satürn fırlatıcı aracının da modellerini çizen kişiydi.Uzay istasyonu 75 m. çapında bir tekerlek biçiminde olup esnek, naylon ve plastik elyaftan yirmi bölmeye sahipti.Bölmelerin her biri kendi amacına yeterli donatımda olacak, birleştirildikleri zaman ise çeşitli amaçlara hizmet edebilen bir bütün meydana getirecekti.Bu bölmeler uzaya parçalar halinde götürülecek, eklenen parçalar şişirilerek yerlerine bırakılacaktı.Oturma bölmeleri laboratuvar ve kontrol odaları gibi iç parçalar, tüm donatımıyla sonradan eklenecekti.
Isı, ışık ve deneyler için gerekli enerji, Güneş’ten sağlanacaktı.Bu amaçla, istasyonun çevresinde, Güneş ışınlarını bir boru ağzına toplayabilen, yarı-çember biçiminde oluklu bir çerçeve bulunacaktı.Isı elde edilmesiyle sıcak buhar halinde çıkan cıva, türbinli jeneratörleri çalıştıracaktı.Görevini tamamladıktan sonra bu sıcak buhar, olukların arka tarafındaki borularla soğutulacaktı.
İnsan Yapımı Uydular
4 Ekim 1957 tarihinde Rusya’nın Sputnik 1 uzay aracının fırlatılışından bu yana, insan yapımı uyduların yararları inanılmaz bir düzeye ulaştı.İki ay sonra Sputnik 2 aracının Laika adlı köpekle birlikte çıktığı yolculuk insanoğlunun Ay’a atacağı dev adımın ilk evresi olmuştu.1969 yılı Temmuz ayında ise, artık bu tarihi adım gerçekleşti.
1958 yılı Ocak ayında, Amerika, Explorer 1 aracını göndererek, Dünya çevresindeki uzay özelliklerine dönük bilimsel araştırma programını başlattı.Bu, bilimsel bir araştırma amacıyla yapılan uyduların ilkiydi.
Örneğin, 1973 yılının Aralık ayında gönderilen Explorer 51. Dünya’nın dış atmosfer tabakasının incelenmesi amacıyla kullanılmaktadır.Bu uydu atmosferin ısı dengesini etkileyen enerji geçişini atom ve moleküllerin kimyasal reaksiyonlarının oluştuğu 110 ile 190 kilometre yükseklik arasındaki tabakayı incelemektedir.Dünyamızın yakın çevreisndeki uzay özellikleriyle ilgili belli bir alanı incelemek üzere, pek çok Explorer uyduları gönderilmiştir.Örneğin 1973 yılı Ekim ayında 10 uydudan sonuncusu olan Explorer 50 ile, Gezegenler arası Kontrol Platformları kurulmuştu.Bu uydular gezegenler arasındaki uzay boşluğunda mıknatıs alanları, enerji taneciklerinin yoğunlukları ve plazmaları incelemektedir.Bugün, uzayın mıknatıs alanı ve sınırının, jeomıknatıs alan ile güneş rüzgarı arasındaki dalgaların en doğru ölçüleri, bu uydular aracılığıyla elde edilmiştir.Amerikan Apollo uzay gemisinin Ay’a yolculuğu sırasında ve Skylab programı süresince güneşin parlayıcı ışınımları konusunda astronotları uyaran, yine bu uydu istasyonları olmuştur.1964 ve 1969 yılları arasında gönderilen altı Jeofizik Gözlemevi uydularının üçü kutup, diğer üçü de dünya çevresinde 160.000 kilometre ve uzanan elips yörüngeler oluşturmuştur.
Alıntıdır. Yazı Sayın Çetin BAL tarafından kaleme alınmıştır.
_zamandayolculuk.com/cetinbal/uzayistasyonu.htm_